SİNİR KÜPÜ

Merhaba sevgili hemşerilerim. Bugünkü yazımızda bir önceki yazının devamını niteliğinde olacak. Yani cumhurbaşkanı gibi sözü her yerde geçen bir mevki ve makamda olursak ne yapabiliriz, halkımızı nasıl rahat ettirebiliriz,

SİNİR KÜPÜ

 

Merhaba sevgili hemşerilerim. Bugünkü yazımızda bir önceki yazının devamını niteliğinde olacak. Yani cumhurbaşkanı gibi sözü her yerde geçen bir mevki ve makamda olursak ne yapabiliriz, halkımızı nasıl rahat ettirebiliriz, Günlük sıkıntılarını nasıl giderebiliriz sorularını cevap aramaya çalışacağım. Bir yazımızda GSM operatörlerini, bankaları ele almıştım bunun yanı sıra eğitim gören çocuklarımız ve gençlerimizin desteklenmesine değinmiştik. 

‎Bugünkü yazımızda da milletimizin birçoğunun canını acıtan, başını ağrıtan sorunlardan biri olan finansman kaynaklarına erişme konusundaki sıkıntılarına yönelik adımlardan bahsedeceğim. Ülkemizin vatandaşlarının çoğu ay sonunu getiremiyor. Özellikle küçük esnafımız, dar gelirli aileler, emeklilerimiz, sabit gelirli memurlarımız, günübirlik çalışmak zorunda kalan işçilerimiz, çiftçilerimiz, fiziksel yetersizliğinden dolayı çalışmadan uzak olan vatandaşlarımız bu sıkıntıyı her geçen gün daha şiddetli bir şekilde hissediyor. Bunun yanı sıra çaresizlik içerisinde bir çıkış yolu arayan vatandaşlarımızın bir kısmı şans oyunlarını, bir kısmı gerçek veya sanal kumarlara, bir kısmı illegal mafya vari yapılanmalara, bir kısmı ise ihtiyaç duyduğu miktarı en olmadık yerden yani tefecilerden temin etmeye kalkışmaktadır. Bu saydıklarının haricinde onlarca farklı yol bulunmaktadır. 

‎Bu yolların tamamı ilk başta makul gözükmüş olsa da bataklığın içerisindeki girdap gibi bir kez elini kaptırdığında geri dönüşü olmayan bataklığın dibine doğru insanları çekiyor. Sorunun asıl kaynağı asgari yaşam için gerekli olan mali güce ulaşamamak finansman konusunda kendini yetersiz saymak. Tabii bununla beraber gerek aile yapımızdaki değişiklikten dolayı, bitmek tükenmek bilmeyen istek ve arzular, sosyal çevrenin çalışmadan kısa yoldan zengin olma baskısı, gerek görsel medya gerekse sosyal medya tarafından zengin yaşamın özendirilmesi gibi onlarca nedeni sayabiliriz. Bu nedenleri irdelemeden bugünkü yazımızda ihtiyacı olan vatandaşlarımızın suiistimal edilmeden ihtiyacını giderebilecek mali kaynaklara ulaşma konusunu ele alacağız. Uzun vadede ise balık vermekten ziyade balık tutmayı öğretme yolu ile herkesin içinde bulunmuş olduğu şartlar göz önüne alınarak evine ekmek götürebileceği iş kapılarını anlatmaya çalışacağım.

‎Bunlara başlamadan önce yazımızın başında saymış olduğum halkımızın yoksulluk ve yoksulluk durumunu fırsata çeviren fırsatsız vicdansız kişilere uygulanacak ve bunları bir daha aynı işi yapacak cesareti bulamayacak şekilde cezalandırmayı anlatacağım. Evet, ilk başta hemen hemen etrafımızda birçok kişinin farklı sebeplerle muhatap olduğu tefecileri ele alalım. Malumunuz bu insanlar artık kanunların dolambaçlı yollarını bizlerden çok iyi biliyorlar ve Tefecik işini korkusuz ve pervasız bir şekilde yürütmeye başladılar. Kiminin evini, kiminin arabasını, kiminin tarlasını, kiminin iş yerini, kiminin namusunu almaya çalıştılar. Ve maalesef onca kanun, kural, nizam olmasına rağmen aldılar. Ülkemizdeki herhangi bir köye, mahalleye, kasabaya, ilçeye veya il merkezine giderek bu tefecilerin kimler olduğunu sorsanız, herkesin rahatlıkla 5-10 tane isim verebileceğini hepimiz biliyoruz. Bunu devlet de biliyor bunu savcılarımız da biliyor bunu kolluk kuvvetlerimizde biliyor. Ama nasıl oluyorsa bunlara hiçbir şekilde dokunulmuyor. Bazen haberlerde duyuyoruz bu veya buna benzer kişilere falan ilde falan yerde operasyon yapıldı ve bilmem kaç tane çete üyesi tefeci yakalandı. Arkasında 3 ay 5 ay bilemediniz 1 yıl geçmeden bu kişiler daha da kuvvetlenmiş bir şekilde yeniden piyasaya çıkıyorlar. Tekrar söylüyorum benim gözümde tefeci bir neden değil halkın güvenli ve zamanında finansman kaynaklarına ulaşamamasının sonucudur. Bununla beraber bu eylemi yapan kişilerin bir daha buna cesaret edememesi için öncelikle bunların tüm mal varlıklarını devlet adına el kor ve bundan önce tefecilik ile kimden fazla para almış ise onlara dağıtırdım. Ve ayrıca bunların hapishanede bir daha Günyüzü görmeyecek şekilde ceza almalarını sağlardım. Evet biliyorum tehlikeli sularda yüzüyorum şu an ama halkımın canını yakanların canını yakmayı düşünmekten kendimi alamıyorum. Çünkü benim gibi sizler de etrafınıza baktığınızda tefecilerin borcunu kapatmak için evini satanları, ailesinden ayrılanları, memleketini terk edip gidenleri, intihar edenleri görüyorsun. Bunları görüp de bir şey yapamamak canımı yakıyor. Ben az söyledim siz çok anlayın lütfen.

‎İkinci konumuz sanal kumar. Bu konuyu özel olarak anlatmadan önce kumarın her türlüsünü karşı olduğumu ve ister devlet eliyle ister gayrimeşru yollarla yapılan kumar neticesinde birçok gencimizin birçok ailenin birçok hayatın mahvolduğunu görüyoruz. Bu illet öyle bir alışkanlık ki aynen madde bağımlılığı gibi kurtulması çok zor. Bir sefer zevk için, arkadaş için, Umut için veya belirli şebekelerin hilesi ile eskazara kumara alışırsınız bırakmasını zor olduğunu çevremizden görüyoruz. Sayın cumhurbaşkanımız bu yılı ve önümüzdeki 10 yılı aile yılı olarak ilan etti. Geleneksel Türk aile yapısını en derinden sarsan unsurlardan bir tanesi de kumardır. Ve maalesef kanser hücresi gibi toplumumuzun her alanında her geçen gün yayılmaktadır. Öyle ki çocuklarımızın elinde bulunan tablet, telefon, bilgisayar gibi teknoloji aletleri ile çok rahat bir şekilde oynanabiliyor. Toplumumuza aile yapımıza vermiş olduğu zararların yanı sıra özellikle illegal yollarla elde edilen paraların aklanması için de kullanıldığını biliyoruz. Bununla ilgili kolluk kuvvetleri onlarca operasyon yapıyorlar ancak bu veya buna benzer şebekeler düzenekler sadece isim ve şekil değiştirerek her geçen gün daha da büyüyerek gündelik hayatımızın bir parçası haline dönüşüyor. Bunlarla mücadele elbette lazım ancak sivrisineklerle değil sivrisineklerin üreme yeri olan bataklıkları kurutmadan bu iş çözülmesini beklemek beyhude olur. Öncelikle sanal kumar işini gerek devlet eliyle yapılanı gerekse illegal şebeke yapıları ile organize olmuş suç örgütlerinin bitirilmesi gerekir. Şimdilik bazı kendini devletçi sayan kişiler istesek de istemesek de bu yapılıyor en azından devletin gözetiminde yapılsın diye çıkışabilir. Ancak bu veya buna benzer söylemler sorunun kılık değiştirerek devam etmesini sağlar. Peki! ne yapabiliriz öncelikle sanal kumarın serverlarını kapatmak gerekiyor bunu da yapabilmek için yapay zeka destekli bir algoritma geliştirerek gerek yurt içinde gerekse yurt dışında merkezde bulunan tüm şebekeleri tespit etmek ve bunları engellemek bilişim suçları ile mücadele biriminin profesyonel ekibini genişletmekle sağlanabilir. Ayrıca para transfer sisteminin sıkılaştırması ile bankalardan şüpheli iş veya işlemleri yapan şirket veya şahıs hesaplarını belirlenmesi o kadar da zor değil. Bunlarla ilgili yasal düzenlemeler ile ister kişinin isteği ile olsun isterse kandırılma veya dolandırılma yöntemi ile olsun bu para transferini sağlayan kurum veya kuruluşları cezalandırılması gündeme alınabilir. Tabii bu cezalar toplu olarak değil adet üzerine olacak şekilde yapılacak olursa inanın o sineğin yağını çıkartan bankalar hiçbir şüpheli, şaibeli işlemi banka üzerinde gerçekleştirilen para transferlerini yapmazlar. Kaynağını bilmiyorum ama belki de şehir efsanesidir bunun benzerini Amerika'daki eyaletlerden bir tanesi bankalara talimatname göndererek sağladığını duymuştum. Tabii işin teknik boyutunda fazla bilgim bulunmuyor ancak işin uzmanları daha farklı daha kesin ve sonuç odaklı birçok çözüm önerisi sunacağını biliyorum.

‎Maksadımız bağcıyı dövmek değil üzüm yemek, maksadımız nizar çıkartmak değil kavgayı bitirmek. Para bulunan kişilerin ezilmeden, onuru rencide edilmeden mağduriyetlerinin giderileceği sistemi nasip olursa sonraki yazımıza bırakalım.  Bu günlük bu kadar sinir küpü yeterli herhalde,

‎Kalın sağlıcakla.